“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane...” – Anonim
Kahve ağaçlarının anavatanı güney Etiyopya’nın yüksek yaylalarıdır ve içilebilir ilk kahveyi Yemen’deki sufi dervişleri hazırlamışlardır. Bu, bilinen en eski kahve pişirme yöntemidir ve halen günümüzde dünyanın birçok yerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kafeinin zihni harekete geçiren ve uykuyu önleyen gücü; kahvenin o dönem sufi’leri arasında popülerlik kazanmasının ana sebebidir. Kahve bu gibi pratik amaçlara hizmet etmenin yanında, zamanla dervişlerin ritüellerini manevi olarak destekleyen, karmaşık bir törenler sistemi içine dahil olmuştur. Sufi ritüellerinde önemli yeri olan kahve, Akdeniz ve takiben dünya genelinde ticari bir değer haline gelmeden çok evvel, geniş bir coğrafyada benimsenerek sosyokültürel ve gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.